KÜÇÜK: İSTANBUL'DA DEMOKRASİ İÇİN DAYANIŞMA NÖBETİNDE | Yeni Bizim Adana Gazetesi Web SitesiYeni Bizim Adana Gazetesi Web Sitesi

SON DAKİKA

KÜÇÜK: İSTANBUL’DA DEMOKRASİ İÇİN DAYANIŞMA NÖBETİNDE

Bu haber 01 Haziran 2019 - 18:49 'de eklendi ve 366 views kez görüntülendi.

Yüksek Seçim Kurulunun İstanbul Büyükşehir Belediyesi seçimlerini hukuka ve demokrasiye aykırı bir kararla iptal etmesi üzerine İstanbul Barosu Başkanlığınca başlatılan ve her akşam saat 19.00-20.00 arasında baronun merkez binası önünde tutulan ‘Demokrasi İçin Dayanışma Nöbeti’ Baro Başkanımız Av. Veli Küçük’ün de katıldığı programla sona erdi.

Baro Başkanı Av.Veli Küçük, İstanbul Baro Başkanı Av.Mehmet Durakoğlu’nun da yer aldığı programın kapanışında Adana’dan meslektaşlarından selamlar getirdiğini ifade ederek, “Değerli meslektaşlarım, Çukurova’nın bereketli topraklarından sizlere sıcak selamlar getirdim. Yapılan demokrasi nöbetlerinin düzenlenmesini sağlayan başta İstanbul Barosunun değerli başkanı Av. Mehmet Durakoğlu ile değerli yönetim kurulu üyelerine ve emeği geçen herkese sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Demokrasi Nöbetinin son gününde olmaktan duyduğum mutluluğu ifade ederken, ne yazık ki güzel ülkemizde barış isteyen akademisyenler, meslektaşlarımız, eğitimciler, gazeteciler, toplumun her katmanından hukuksuzluktan ve adaletsizlikten yaralar aldıklarını görüyoruz.

Son olarak hukuksuzluk süreci İstanbul’da seçimleri Ekrem İmamoğlu’nun kazanmasına karşın yasaya aykırı bir şekilde seçimlerin iptal edilmesiyle devam etti.

YSK tarafından yaratılan hukuksuzluğu, adaletsizliği demokrasimizin ve hukukun üstünlüğünün güçlenmesi için haykırmak, avukatlık mesleğinin varlık sebebidir” dedi.

Baro Başkanımız Av. Veli Küçük, dün açıklanan Yargı reformu hakkında da görüş ve düşüncelerini paylaştı.

Önce tek adam rejimiyle mücadele bilincini, artık hukukun kırıntısının bile kalmadığı gerçeğini kavramak gerektiğini ifade eden Av. Küçük, “Avrupa Birliği kriterlerinin dahi üzerinde olduğu ifade edilen bu taslağın söylenenle hiç ilgisi yoktur. Maalesef halkın iradesinin tecelli noktası millet meclisi ve dengeleme unsurları taşıması gereken kuvvetler ayrılığı yok edilmişken yargıda reformdan nasıl söz edeceğiz? 16 Nisan 2017 tarihinde demokratik olmayan koşullarda OHAL düzeninde suiistimalci bir Anayasa değişikliği ile kuvvetler ayrılığını ortadan kaldıranlar, demokratik hukuk devletini içselleştirmeyenler, TBMM’yi değil de tek adam uygulamalarını benimseyenler nasıl yargıda reform yapabilirler? Yargıda en büyük sorun, mevzuatta değil hakim savcıların donanımsızlığı, idari baskıyla siyasi iktidarın istediği yönde karar vermesidir. Bunun da önüne öncelikle hakim teminatı ve liyakat esası ile geçilir. Açıklanan pakette “coğrafi teminat” diye bir kavram paylaşılmasına, hakim ve savcı istemediği yere tayin olmayacak ya da belli kıdemdekiler için aynı bölgeye tayin gözetilecek diye açıklandı.

Peki ne oldu? Aradan bir gün geçmeden 3722 hakim ve savcının görev yeri değişti. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik saldırıya ilişkin soruşturmayı yürüten ve fail hakkında tutuklama istemeyen Çubuk Cumhuriyet Başsavcısı Mesut Güler, Yargıtay Savcılığı’na atanarak terfi ettirildi, Diyarbakır Çermik’te halı saha tartışmasında 14 öğretmeni gözaltına aldıran Çermik Savcısı Diyarbakır Savcısı oldu, iktidar ile aynı düşünmeyen bir dernek olan Demokrat Yargı Genel Sekreteri olan Yargıtay Tetkik Hâkimi Defne Bülbül ise sürülmüştür.

Tayin talebi olmayan Bülbül, Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi Üyeliği’ne getirildi. Epilepsi hastası olan hakimin sağlık mazereti nedeniyle Ankara’da görev yapması gerektiği yönünde HSK’ye bildirimde bulunmasına rağmen bu atama yapılmıştır. Bu örnekleri daha da çoğaltmak mümkündür.

Yani, iktidar bildiğini okumaya devam etmektedir. O toplantıda yer alanlar neyi alkışladı peki? Bana göre bu çabalar, içerisinde yargısal sürece katkı sunacak unsurlar olmasına karşın 23 Haziran seçimleri öncesinde kamuoyunu aldatmaya yöneliktir. Umuyorum, “Türkiye İttifakı” adı altındaki birlikteliği İstanbul ve Türkiye’deki seçimleri kaybetmesinden sonra anımsayan ve seçmen iradesini İstanbul’da gasp etme cürreti gösteren, siyasi iktidarı, tek adam iktidarını, korku imparatorluğunu bir kez daha altını kalın çizgilerle çizerek reddediyoruz…

Avukatların, meslek odalarının, yazarların, sanatçıların, aydınlarımızın da sahip çıktığı Demokrasi Nöbeti en üst düzeyde toplumda karşılığını bulmuştur.

23 Haziran seçimlerinin sonunda bu duyarlılıkla hak sahibine teslim edilecektir. Demokrasi ve Adalet kavgası adına söyleyecek çok sözümüz var, 23 Haziran’da seçim güvenliği merkeziyle de demokrasimize sahip çıkacağız” diye konuştu