Çiğdem Akça: Çocuklarımız Susmasın | Yeni Bizim Adana Gazetesi Web SitesiYeni Bizim Adana Gazetesi Web Sitesi

SON DAKİKA

Çiğdem Akça: Çocuklarımız Susmasın

Bu haber 09 Temmuz 2019 - 11:19 'de eklendi ve 286 views kez görüntülendi.

Çocuk ve Kadın Hakları Derneği Başkanı Çiğdem Akça ile çocuğa yönelik istismar ve şiddet, dernek olarak uyguladıkları projeler hakkında konuşmak adına bir araya geldik.  Akça, Adana’da çocuk haklarını savunan derneğin yok denecek kadar az olduğuna değinerek derneğin kuruluş amacının bu yönde ilerlediğini söyledi. Çocuklardan alışveriş edilmemesi yönünde çalışmalar yaptıklarını belirten Akça çocuk alanında hak mücadelesini sağlamaya devam edeceklerini vurguladı.

İlk olarak dernek hakkında bilgi verir misiniz?

Adana Çocuk ve Kadın Hakları Derneğini kadın alanında pek çok çalışmalar yapan bir ekip olarak 2013 yılında kurduk. Kadına yönelik şiddetle mücadele ettik.  Fakat o alanda yapmış olduğumuz çalışmalarda gördük ki özellikle çocuğa hak temelli ilgilenen dernek sayısı Adana da hemen hemen hiç yok.  Onun için çocuk istismarıyla mücadele başta olmak üzere kadını da işin içine aldık.  Bu ikiliyi birlikte ele almamız gerektiğini düşündüğümüz için 2013’te derneğimizi kurduk. Tecrübeliyiz. Geçmişte de pek çok projeler yürüttük ve yönettik.  Hatta bu projelerden biri “Sığınma Evi Modeli Oluşturulması” Projesiydi.  Asistanlık ve koordinatörlük yaptım bu projede.  Devlet projesi olduğu için basına kapalıydı.  Adana, Mersin ve Ankara da yürüdü.  Bu tip projelerin içinde olduğumuz için alanın ne kadar sıkıntılı olduğunu biliyoruz.  Devlet çalışmaları ve STK çalışmalarının bir güven içerisinde yürümesi gerekiyor.  Onun için amacımız hep mağdurun faydalanması oldu.   Birlikte gayet güzel çalışmalar yürütüyoruz.  Yerel yönetimler, kamu, ilgili kurumlar ve valilik ile sürekli istişare halindeyiz.

Dernek olarak yapmış olduğunuz etkinlik ve projeler nelerdir?

ÇOCUKLARIN SATTIKLARINI ALMAYIN

Yeni uygulayacağımız projeler var.  Bizim gibi bu alanda çalışan merkezlerin çoğalması şeklinde proje uygulayacağız.  Tabi bunun yanında amacımız da Aile Bakanlığı, İl Müdürlüğü, Kaymakamları, Yerel yönetimleri alarak açmış olduğumuz Aile Çalışma Merkezi’ni daha geniş kapsamlı yapmak, istismar ve şiddet vakalarını yakalamak, ailelere toplumsal cinsiyet rollerini tanımlamak var. Genç kuşak eşitlik istiyor. “Bende çalışıyorum, eşimde çalışıyorsa o zaman ev işlerini de beraber yapmalıyız.  Çocuğumuza birlikte bakmalıyız.” diyor. Bunu sağlayabilmek için de çalışmalar yürütüyoruz. Ama birebir bu sorunları yaşayan gençlerin eşleriyle beraber merkezlere gelip terapi almaları gerekir.  Bu semtlerde olursa ve devlet politikası haline gelirse pek çok işi çözebileceğiz.  Bu yönde bir proje çabası içindeyiz.  Birde çocuk işçiliği ile de mücadele ediyoruz. Alanında uzman arkadaşlarımız var.  Onunla birlikte hazırlık yaptık ve dosya oluşturduk. Çocuklardan alışveriş edilmemesi yönünde çeşitli görsel hazırladık.  Ne sadaka türünde verilmesi ne de onların sattığı ürünlerin alınması gerekir.  Orada şöyle bir çarpıcı şey kullandık. “Bunu yaptığımız zaman iyilik yapmıyoruz.” Çocuğu sokağa mahkûm ediyoruz.   Çünkü çocuk eve ne kadar para götürürse o kadar onu yapmaya mahkûm kalıyor. Böyle bir farkındalık yaratmak için İl Müdürlüğüne gittik. Görsellerimizi de götürdük.  Oradan iyi dönüşümler aldık.  Birde Radyo ve Tv’lerde kamu spotları, gazetelerde de farkındalık yaratacak yazılar, söyleşiler ve röportajlar yayınlayacağız.  Şubat 2019 itibariyle SODES projemiz onaylandı. Buraya maddi sağlanan destek bitti.  Biz şu an kendi çabamızla sürdürülebilirliğini sağlıyoruz ve sağlamaya da devam edeceğiz.

 Çocuğa yönelik istismar ve şiddet olaylarında ebeveynler ve çocuklar nasıl bilinçlendirilmeli?

En önemli çalışmalarımızdan biri koruma ve önleme.  Toplumsal bilinci artıracak eğitimler, farkındalık toplantılarını yerel yönetimlerle beraber yapmaya çalışıyoruz. Özellikle iki belediyemize ait Kültür Evleri var. Biri Yüreğir Belediyesi’nin Kültür Evi biri de Seyhan Belediyesi’nin Seymerleri. Kültür Evlerinde geçtiğimiz yıl yürüttüğümüz projeler ile toplumsal huzur için Aile Danışma Merkezi Projesiyle SODES’ TEN, Kalkınma Bakanlığından destek aldık.  Ve Adana Valiliğinin desteği ile de projeyi yürüttük.  11 Kültür evinde 1 yıl içinde 800 kişiye ulaştık.   Başka türlü ebeveynleri yaptığımız toplantılara getiremiyorsunuz.  Onların ayağına gitmek önemli. Kültür evleri mahallenin içinde olduğu için mahalleli yoğun bir şekilde oraya katılım sağlıyor. Toplantılarda onlara psikolog, avukat desteği ile aile içi sağlıklı iletişim, anne-baba –çocuk ilişkileri, çocuğu nasıl gözleyecekler, takip edecekler ve farkına varacaklar bunları konuşmaya çalışıyoruz. Bunu daha da artırmak istiyoruz.  Toplum bilincini artırmanın çok önemli olduğuna inanıyoruz.  Bir diğer nokta çocuğumuza küçük yaşta iç çamaşırı diye bir kural öğretmemiz gerek. İç çamaşırı bölgesinin özel bölge olduğunu kimsenin el sürmemesi gerektiğini söylemeliyiz.  İlkokullarda bu bilincin verilmesi lazım. Çünkü her ailede bu bilinç yok.  Bilinçsiz çok aile var. Bunlar mutlaka anlatılmalı.  Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi  ve  Alo 183 Hattı var.  Bunlarla çok önemli ilerlemeler sağlandı. Aynı şey çocuk istismarı içinde yaşandı. Çok kısa sürede başaracağımıza inanıyoruz. Çünkü devlet, STK’lar ve toplum olsun hepimizin amacı bunu en kısa zamanda bitirebilmek.  Bitiremiyorsakta en aza indirebilmek.

Çocuk şiddeti ve istismarında gerekli kanunlar var mı? Yaptırımlar yeterli mi?

ÜLKEMİZDE CEZALAR CAYDIRI

Çocuk alanında kanunlarda daha ileriye gitmemiz gerekiyor.  Olayı yaşadığı andan itibaren fazla anlatmaması gerekiyor.  Çünkü bu travmayı dönüp yaşıyor.  Şu an da AGO’lar var yani Adli görüşme odaları.  Çocuk istismarı konularında kullanılan Çocuk İzleme Merkezleri var.  Cinsel istismara maruz kalmış çocuk, psikolog eşliğinde oda da mahkemeye bağlı olarak ifadesini veriyor.  Mahkemede konuşamıyor çocuk.  Onun için bu tip odaların olması çok önemli.  ABD ve Avrupa da ensest suçunun cezası müebbet hapis cezası. Amerika’da idam cezası uygulayan eyaletlerde var. Yargılama sırasında çocuğun verdiği ifade yeterli sayılıyor. Yargı süreci bir ay. Bu ülkelerde adli tıp rutinleri ve kızlık zarı kontrolleri yapılmıyor. İfadesi çelişkiliyse çocuğun yalan makinasında ifadesi alınıyor. Enseste maruz kalan çocuk koruyucu ailelere verilip, tedaviye alınıyor.  Bizde ise eğer çocuk çeşitli neden ve baskılarla şikâyetini geri alırsa, ensesti yaşadığı ailesine geri veriliyor. Davalar çok uzun sürüyor. Avukatlar genelde CMK tarafından atanan konunun önemine tam hâkim olmayan avukatlar. Çocuk hakları komisyonundan avukatlar mutlaka istismar davalarında görev almalı. Ensest sadece %6 ile % 12 arasında rapor ediliyor. İstismar edilen uzun süre saklıyor.  En sık görülen ensest ilişki baba-kız ilişkisi maalesef. Çocuk İstismarı ve ihmalini Önleme Derneğinin açıklamasına göre Türkiye de yapılan bir araştırma istismarcıların % 57 si biyolojik, % 7 si ise üvey baba olduğu saptanmıştır. Dünya Sağlık Örgütü WHO’nun araştırmasına göre, dünya da cinsel istismar yaygınlığı % 10 ve 20 arasında yaşanmakta ve bu olguların % 43 ü ensest. Annenin hastalığı,  evi terk etmesi,  kişilik olarak çok zayıf ve pasif olması, koruyucu güç olmayı becerememesi, gece çalışması, babanın işsizliği nedeniyle uzun süre çocuklarla kalması, evde anne rolünü üstlenen bir kız çocuğunun bulunması nedenler arasında sayılıyor. Ülkemizde de cezalar caydırıcı olacak şekilde, Avrupa da olduğu gibi müebbet hapis cezası uygulanmalıdır.

 Son olarak çocuğa yönelik uygulanan istismarların ardından Twitter’da bazı hastagler açılıyor. Bunlardan biri çocuk susar sen susma hastag’i sosyal medya da ki bu tip etkinliklerle ilgili siz ne düşünüyorsunuz?

Çocuk hep susuyor. Daha küçük yaşta çocuğa susmayı öğretiyoruz.  Sus, otur, yaramazlık yapma diyoruz. Halbu ki çocuk sürekli bize bir şeyler anlatma eğiliminde.  Çocuğu susturursak bu sefer anlatması gereken şeyleri anlatmaz.  Çocuklarımız susmasın. Çocuğumuzla kaliteli zamanlar geçirerek, onu dinlemeliyiz.   İstismarı uygulayanların çocuğa söylediği şey; “ Ailen sana inanmaz.  Sen çocuksun inanmazlar. Senin dediğin ciddiye alınmaz” şeklinde oluyor.   Çocukta tabii ki buna inanıyor.  Ama çocuğumuza inanmalıyız. Çocuk çok nadide bir varlık onların dediklerini kulak arkası etmemeliyiz. Sosyal medya çok önemli ama dikkatli yapmalıyız bazı şeyleri.  Mesela geçenlerde bize bir ihbar geldi. Kenar mahallelerde 6 yaşında ki bir kız çocuğunun çok fazla bilmemesi gereken cinsel konuları konuştuğunu komşusu fark ediyor.  Birde mahallenin büyük çocukları alıp kız çocuğunu parka götürdüğünü görüyor.  Yani çocuğun her türlü istismara açık olduğunu bize bildirdiler. Ben dernek olarak ihbarda bulundum Alo 183 Hattına.  Bunu her insanın yapması gerekir. Görmezden gelmemeliyiz. Yâda bana ihbar eden her kimse daha sonra o çocuğa ne oldu diye takip etmeli.

 

                                                                                                                                                                                                                            Röportaj: Ezgi Türe