YAZMAK ATEŞTEN GÖMLEK | Yeni Bizim Adana Gazetesi Web SitesiYeni Bizim Adana Gazetesi Web Sitesi

SON DAKİKA

YAZMAK ATEŞTEN GÖMLEK

Bu haber 24 Aralık 2020 - 16:28 'de eklendi ve 457 views kez görüntülendi.

Yazmak ateşten gömlektir. Yazarının başını yakar, hapishanelerde süründürür. Yine de yazarız çünkü içimizden geçeni, yüreğimizden taşanı dökeceğimiz yer satırlarımızdır. “İnsan ne söylediğini bilmeli, fakat her bildiğini söylememelidir.” diyor Namık Kemal… Her bildiğini söyleyenin başı beladan kurtulmaz ama haksızlıklar karşısında susmak da doğru değildir. Nitekim peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (SAV  ) bir hadisinde “Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır.” demiştir. Yine de akıl süzgecinden geçirerek yazmakta fayda görüyorum.

 “Okumayı öğrenmek, en güç sanattır. Âdemin hayvaniyeti yemekle, insaniyeti okumakla kaimdir.” demiş Namık Kemal… Bembeyaz tarlalara ektiğimiz siyah tohumlar okundukça hasat edilir hem de defalarca… Okuyanlara minnetim çok yazanlara da… Hem okuyup hem yazanlara da çifte selam yolluyorum sevgimi turna kanadına yükleyerek…

Bazı insanlar neden yazdığımızı merak ediyorlar.“Zihin fukara olunca, akıl ukala olurmuş.”  Aklımız ukala olmasın diye zihnimizi geliştirmek için okuyoruz. Fukara zihinlerden uzak olmak için de yazıyoruz. Bazı kişiler de “Yazarak çok mu para kazanıyorsunuz?” diye soruyorlar. Evet, para da kazanıyoruz ama çok değil; çünkü gazetelere, dergilere, internet sitelerine genellikle bedava yazıyoruz. Kitaplarımız satıldıkça cüzi miktarda para kazanıyoruz. Her şey para mı? Yazmak, benim için nefes almak kadar ihtiyaçtır: çünkü yazınca mutlu oluyorum. Paranın satın alamayacağı mutluluğu yazarak elde ediyorum. Az şey midir bu?

“Kimse okumuyor.” diyenler de çıkıyor elbette… Emin olun; okuyanlar da var, onlara saygımızdan yazıyoruz. Gelecek kuşaklara hepimiz borçluyuz. Bizler kitap okuyarak büyüyen, teknolojinin yetersiz olduğu dönemlerin çocuklarıydık. Başkalarının yazdıklarını okuyarak zihnimizi geliştirdik olabildiği kadar tabii… Biz de yazalım ki bizden sonraki kuşaklara izimiz kalsın. Yazdıklarımızın bazıları kuma yazılmış gibi kısa sürede yok olacaktır belki de taşa nakşedilmiş gibi sonsuza kadar var olacaktır. Zaman gösterecek bunları…

Okumaya sevk eden, onları kitap okumaya özendiren yazılar yazalım o halde… Mesela öğüt veren yazılar sıkıcı gelebilir. Şunu yapın, bunu yapmayın demektense davranışları ve sonuçlarını anlatan bir öykü yazabiliriz. Okuyan dersini kendi çıkarsın. Ahkam kesmek hoş olmuyor. Okuma zevki ve alışkanlığı aşılanmalıdır özellikle çocuklarımıza… “Ağaç, yaşken eğilir.”  Bu atasözümüzü hiç unutmayalım.

“Okumak neyi değiştirir ki?” diyenlere çok bilindik ama bir o kadar da güzel şu sözle cevap verelim: “Bir zamanlar elinizde tuttuğunuz kitaplar da odundu.” Yontulmanın baş şartı okumaktır.

 

Harika Ufukharikaufuk@hotmail.com