“ Tarımın artı değerini asalaklar yiyor” | Yeni Bizim Adana Gazetesi Web SitesiYeni Bizim Adana Gazetesi Web Sitesi

SON DAKİKA

“ Tarımın artı değerini asalaklar yiyor”

Bu haber 26 Haziran 2020 - 11:15 'de eklendi ve 309 views kez görüntülendi.

Bir dönemin beyaz altın diyarıydı Adana… Gelişmiş tarımı ve tarıma dayalı sanayisi ile öp planda olan Adana, tarım alanları her geçen gün biraz daha daraldı. Bereketli topraklar, eski cazibesini yitirdi.

Adana’da, tarım denince akla gelen önemli isimlerden biri olan ve siyaset dünyasının da yakından tanıdığı eğitimci-çiftçi Yılmaz Yalçınkaya ile Türkiye ve Adana tarımı üzerine konuştuk.

BİNLERCE DÖNÜM ALANDA TARIM TERKEDİLİYOR

Adana çiftçindeki üretim hevesinin sönmeye başladığını söyleyen Yılmaz Yalçınkaya, “ Çünkü tarım artık artı değer yaratmıyor. Bu artı değerden tarımla hiç ilgisi, emeği, riski olmayanlar faydalanıyor. Başka bölge çiftçilerinin hali ise bizden daha beter… Her yıl binlerce dönüm alanda tarım terk ediliyor. Bu yaşananlar ülkemizin geleceği açısından gerçekten de korkunç bir durum. Bir ülkede borçlanarak ithalat yapılıyorsa, hükümet halkını besleyemiyorsa o ülkede hükümet ve devlet sorgulanır” dedi.

ADANA’DA BÜYÜK KAYIP VAR

Adana’da, mevsim değişikliklerinin etkisi ve genel tarım politikalarının çiftçi lehine projelendirilmeyişinin de tarımı olumsuz etkilediğini kaydeden Yalçınkaya, “ Bu yıl, mevsim normallerinin üzerinde seyreden hava sıcaklıkları özellikle narenciye ürünlerini vurdu. Aşırı sıcaklar ürünleri yaktı. Erkenci ürünler başta limon ve mandalina türlerinde yüzde 80’in üzerinde kayıplar oldu. Bunun yanında poyraz da bu ürünleri çok zarar verdi. Adana çiftçisine devlet desteği şart” dedi.

ARADAKİ ASALAKLAR…

Adana’da çok geniş yelpazeli bir tarım imkanı olmasına rağmen ekim alanlarının çok daraldığına dikkat çeken Yalçınkaya, “Adana çiftçisi pamuk ekiminden uzaklaştı. Bu yıl, pamuk ihtiyacının yüzde 70-80’i ithalat ile karşılanacak. Bu nedenle tarımda yeni bir organizasyona ihtiyaç var. Aradaki bir sürü asalağın çıkarılması lazım. Çiftçinin artı değerinin kendine dönmesi lazım… Tarım Bakanlığı’nın da yeniden yapılandırılması lazım. Bizim bugün ithal ettiğimiz ürünlerin çoğu Türkiye’de yetişmektedir ama bizim paramız geri dönüşü olmayacak şekilde başka ülkelere gitmektedir” diye konuştu.

CAN DAMARLARINI KAPATTILAR

Tohum Araştırma Merkezlerini kapatıldığını anımsatan Yılmaz Yalçınkaya, “Tohum Araştırma Merkezleri bu ülkenin can damarıydı. Çiftçi, daha iyi, daha kaliteli üretsin diye vardı. Bu enstitüler tekrar açılmalı. Örneğin bir kilo domates tohumunu bir kilo altın fiyatına ithal ediyoruz. Bu para ülkemizde kalırdı. Giden paranın gelmesi mümkün değil” dedi.

Bu arada üreticinin örgütlenmesi gerektiğini Tarıma dayalı sanayinin geliştirilmesinin şart olduğunu dile getirene Yalçınkaya, “ Örneğin gübre fabrikaları, tarım ilacı fabrikaları kurulmalı.Bunlar da ancak bakanlığın yeniden yapılandırılıp, doğru uygulanan tarımn politalarıyla mümkündür” diye konuştu.

Ziraat Fakültelerinin geliştirilip gözden geçirilmesi gerektiğinin de altını çizen Yalçınkaya, şöyle devam etti:

“Klimalı sınıfta değil tarlada eğitilen, çiftçiye ilaç satan değil üretimi artıran mühendisler yetiştirilmeli. Konya Ovası kadar Hollanda bizim 9-10 katımız tarım ürünü ihraç ediyor. Tarım ürününü de hayvansal ürünü de ithal ediyoruz. O kadar geniş topraklarımız, meralarımız var oysa. Durumun bu halde olmasın bir nedeni de bu işlerden emeksizlerin  kazanması.

Çukobirlik denen bir kurum vardı. Çukobirlik’e pamuk girerdi, kumaş olarak çıkardı. Entegre sanayiydi. Tarıma dayalı sanayiydi. Yan ürünleri küsbesi, yağı üretilirdi. Çukobirlik’i bilerek bitirdiler. Şu an da atıl halde öylece duruyor. Tarıma dayalı sanayinin geliştirilmesi lazım… Çiftçi üretimde örgütlenip tarıma dayalı sanayi geliştirilirse milyarlarca dolar para ithalata gitmez ülkede kalır. Bu para ayakkabı boyacısından fabrika sahibine kadar herkese dağılır. Ülke tarım ülkesi olmaktan çıktı. Tarım ülkesi olmayan ülkelerin bile tarımsal ihracatı bizden çok ileride. Bazı ürünlerin taban fiyatları açıklanırken çiftçi değil, ihtilatçı düşünülerek fiyat açıklanıyor. Girdi fiyatları yüzde 200’e kadar artıyor, taban fiyat ise çok düşük kalıyor. Sanayisi en gelişmiş ülkelerde bile tarımı büyük destek veriyorlar. Burada ise 7-7.5 liraya çiftçiye mazot kullandırıyorlar. Yani verdikleri teşviki geri alıyorlar Peki bu ülkenin çiftsi 2 liraya mazot kullanan başka ülkenin çiftçisi ile nasıl rekabet edecek?”

ÖZEL HABER- MURAT YILDIZ