Emekçi kadınlar gününün kutlanması, anılması çok uzun yıllar önceye dayanmaktadır. 8 Mart bir başkaldırıdır. Kadın ve erkek arasındaki eşitsizliğe itiraz eden kadınların günüdür. Yapılan birçok araştırma kadınların birçok alanda baskı altına alınmaya çalışıldığını göstermektedir. Aynı işi yapan kadın ve erkek işçiler arasında ücretlerde adaletsizlikler bulunmaktadır. Birçok kadın hala günümüz koşullarında dahi siyasi, sosyal ve ekonomik anlamda zorluklar yaşamaktadırlar.

8 Mart; kadın olarak var olmaya çalışan kadınlara haksızlık yapılmadan kutlamak, anmak istediğimiz bir gün. Bu günün anlamına ve önemine dikkat çekmek için çok güzel sözler söyleniyor. Reklam filmleri çekiliyor. Bunların hepsi toplumda kadına hak ettiği yerin verilmesi için yapılmakta.

Kadın; hayat verendir. Korkutularak, baskı altına alınarak yaşamayı hiçbir canlı hak etmez. Kadınlara yapılan haksızlıkları, insanlık dışı uygulamaları kabul etmek mümkün değildir. Hayallerimizdeki kutlama da korkusuzca kadınların sokağa çıkabildiği, istediklerini giyip, ağız dolusu gülebildiği günler. Gece dışarı çıkan bir kadının bir erkek onu bekliyormuş gibi davranmadığı, sürekli arkasından gelen bir erkekten korkmadığı bir dünya da yaşamalı kadınlar.

“Bir toplum, cinslerden yalnız birinin yüzyılımızın gerektirdiklerini elde etmesiyle yetinirse, o toplum yarı yarıya zayıflamış olur. Bizim toplumumuzun uğradığı başarısızlıkların sebebi, kadınlarımıza karşı ihmal ve kusurdur.” Mustafa Kemal Atatürk’ün bu sözü ile sözlerimi tamamlamak istiyorum.

Kadına yapılan her türlü şiddete karşı koyan, şiddete sessiz kalmayan adamlarla yaşamak istiyoruz. Toplumun daha iyiyi gidebilmesi için gereken şey birbirimizi sevmek, saymak ve kadın ile erkeğin birlikte, dengeli yaşamasıdır. Nice mutlu 8 Martlara…