UTKU Toplumsal Dayanışma ve Eğitim Derneği Mersin Şube  Başkan Yardımcısı Şükrü Yüksel, “Profesör” sıfatlı Erdal Baykan neden yapmış olduğu sosyal medya paylaşımında bunun tümüyle tersi bir söylemde bulunarak Suriyeli sığınmacıları Türk’ün yurdunda “ev sahibi” ilan etmeye kalkmıştır?” dedi.

Konuyla ilgili bir yazılı bir basın açıklaması yapan Şükrü Yüksel yaptığı şu ifadelere yer verdi:

“Öncelikle bir soruyla başlamak istiyoruz. Sorumuz şu;

‘Kendi evinde yaşamasının hayati tehlike arz ettiği için  evini terk eden ve barınacak yeri olmayan bir kişiye evinizin kapılarını açıp onu konuk edişinizden bir süre sonra o kişiyi “evinizin sahibi” olarak görür müsünüz?’

Bu soruya elbette içinizden “Hayır!”, “Böyle bir şey söz konusu olabilir mi?” diyerek kesin bir dille olumsuz yanıt vereceksinizdir. Çünkü akıl, mantık, tutarlılık bunu gerektirir.

İşte… Fransız Devrimi’nin ardından yaşanan küresel süreçle birlikte yaşanan büyük alt üst oluşlardan sonra; tıpkı bu örnekte olduğu gibi her ulus kendi evine sahip olmuş yani kendi ulus devleti çatısı altında yaşamaya başlamıştır. Çünkü ulus devletler çağı imparatorluklar dönemini bitirmiştir.

Peki  “Mersin Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi Dekanı” olduğunu öğrendiğimiz “Profesör” sıfatlı Erdal Baykan neden yapmış olduğu sosyal medya paylaşımında bunun tümüyle tersi bir söylemde bulunarak Suriyeli sığınmacıları Türk’ün yurdunda “ev sahibi” ilan etmeye kalkmıştır?!

Bu kişi, kendi yurdunda yani kendi evinde egemenliğini hiç kimseyle paylaşmamak adına kan döken, can veren atalarımızın bakiyesi olan Mersin’in Halep’in nahiyesi olmadığını bilmiyor mudur?! Bilmemesi mümkün müdür?!

Elbette bilmemesi mümkün değildir!

Bu durumda Suriyeli sığınmacıların Türkiye’de yani Türk’ün yurdunda, yani Türk’ün evinde ev sahibi olduğunu, Mersin’in de Halep’in nahiyesi olduğunu belirten Profesör Baykan hangi akla, hangi amaca hizmet etmektedir?

Bu çirkin, kabul edilemez söylemler bir yerlere yaranmak, mesaj vermek amacı taşımaktan başka ne anlam taşıyabilir?!

Gerekçesi her ne olursa olsun; bu türden söylemler yetkili kişilerde olması gereken sorumlu duruşun tümüyle tersi bir durum arz etmektedir. Onun da ötesinde, bu türden söylemler tıpkı Halk TV’de, Ayşenur Arslan’ın milyonlarca yurttaşa karşı konuşurken Türk Mukavemet Teşkilatı’nı “illegal”, “suikastçı örgüt” olarak tanımladığı gibi haddini ve maksadını aşan, halkımızın sinir uçlarıyla oynayan, sabrını sınayan söylemlerdir!

Akademinin yani Türkiye’deki bilim camiasının yetkililerce sarf edilen böyle skandal söylemlerle değil bilimsel üretimle, mesleki liyakatla anılmasını istiyoruz!

Bu vesileyle Profesör Baykan’ı bu kabul edilemez söylemlerini geri almaya ve  tüm kamuoyundan özür dilemeye davet ediyoruz!

Çünkü;

HİÇBİR GÜÇ EGEMENLİĞİNİ YANİ KENDİ YURDUNDAKİ EV SAHİPLİĞİNİ HİÇ KİMSEYLE PAYLAŞMAMAK ADINA KAN DÖKEN CAN VEREN KAHRAMAN KUVAYI MİLLİYECİLERİN, ATALARIMIZIN BAKİYESİ OLAN MERSİN’İ HALEP’İN NAHİYESİ YAPAMAZ !

Sözlerimizi sonlandırırken bundan 7 yıl önce üniversite öğrencisi kılığına girmiş PKKlı teröristlerce İzmir’de, Ege Üniversitesi’nde  katledilerek şehitlik katına yükselen Fırat Yılmaz Çakıroğlu’nu sonsuz saygı ve minnetle anıyoruz.”