TÜRKAN ERTÜRK
“Mücadelenin sonunda başarı gelir!”
Mücadeleci ruhu, başarma hırsıyla bütünleşen ve Adana’nın başarılı kadınları arasında yer alan Sezar Hastanesi Yönetim Kurulu Başkanı Türkan Ertürk, kadınların sürekli üreten bir yapıda olmasını ve ayaklarının üstünde durması gerektiğini vurguladı. Ertürk, “ Kadınlar mücadeleci olsunlar hiçbir zaman inandıklarının peşini bırakmasınlar. Mücadelenin sonunda mutlaka başaracaklardır” dedi.
Zoru sevdiğini ifade eden Türkan Ertürk, halka hizmet etmekten oldukça mutlu olduklarını dile getirdi. Ertürk, “Biz bu hastaneyi halkımıza hizmet için açtık. Hem sağlık sektöründe faydamız olsun hem de işsizlik oranın yüksek olduğu bir seviyede istihdam sağlamak amacıyla bu yola çıktık. . Bir şeyi başarmak için sonuna kadar çalışırım, halka faydalı olmak istiyoruz” diye konuştu.
Kendinizi tanıtabilir misiniz?
1967 doğumluyum, Adana’nın yerlisiyim. Sezar Hastanesinin Yönetim Kurulu Başkanıyım. Eşim Sezar Ertürk hastanenin Başhekimi ve hastaneyi beraber idare ediyoruz.
Biz bu hastaneyi halkımıza hizmet için açtık. Hem sağlık sektöründe faydamız olsun hem de işsizlik oranın yüksek olduğu bir seviyede istihdam sağlamak amacıyla bu yola çıktık. Şu anda 200 personelimiz 28 tane de konusunda uzman doktorumuz mevcut. Hastanemiz 110 yataklıdır.
Kadın olarak zor bir sektördesiniz sağlık en önemli konuların başında geliyor. Siz bir kadın olarak bu sektörde zorlanıyor musunuz?
İşimi seviyorum, zoru seven ve mücadeleyi seven bir yapıya sahibim. Bir şeyi başarmak için sonuna kadar çalışırım, halka faydalı olmak istiyoruz. Bunun için sürekli çalışıyoruz. Aslında gerçekten hastane işletmek oldukça zor bir meslek ama eşim ve ben başarmayı seviyoruz. Bizim amacımız maddi güç değil, zaten maddiyata ihtiyacımız da yok. Tarlamız var, çiftliğimiz var 1 tane çocuğum var, zaten benim çocuğumun çocuğuna yetecek maddi imkânımız var. Amacımız maddiyat değil, Adanalıların böyle bir hastaneye ihtiyacının olduğunu ve bu ihtiyacı karşılamak adına buradayız. Şu bir gerçek ki sağlık sektörü da kazandıran bir sektör değil. Çünkü sürekli yeniliğe bağlı olduğu için sürekli yenilikler yapmanız gerekiyor. Mesela şu an Onkoloji bölümümüz açıldı, ona bağlı olarak yoğun bakım ünitemiz arttırıldı, 14’tü 25 yatağa çıkarıldı, 5 yatak daha gelecek. Bunun yanı sıra Diş ünitemiz açılıyor yatak sayımız yetmiyor. 5. Kattaki yemekhane katını servis katına dönüştüreceğiz. Bütün bunlar hep götürüsü olan işler oluyor. Böyle olunca da hastaneyi biz rant için değil hizmet için açtık.
Ne zamandan beri kendi ayaklarınızın üzerinde duruyorsunuz?
Babam 1990 yılında rahmetli oldu, o zamandan beri kendi ayaklarımın üzerinde duruyorum. Daha önce normal bir ev kadınıydım. Babam vefat edince bütün işler bana kaldı. O an gerçekten isteyince her şeyi yapabileceğimi anladım. Biz iki kız kardeşiz evin en büyüğü de ben olduğumdan dolayı bütün işlerle ben ilgilendim. Davalarla, mahkemelerle hep ben uğraştım.
Bu kadar mücadelenin ve başarının sırrı nedir?
İnancım kuvvetli, haklı olduğum bir şeyin sonuna kadar arkasındayım ve onu başarana kadar uğraşırım. Bugün başarılı olmanın tek sebebi de kendime olan inancım ve güvencimdir.
Buradan kadınlara ne söylemek istersiniz?
Mücadeleci olsunlar hiçbir zaman inandıklarının peşini bırakmasınlar. Mücadelenin sonunda mutlaka başaracaklardır. Ben 52 yaşındayım ve hastaneden dolayı tekrar üniversiteye başladım. Sağlık işletmeciliğini okuyorum, ikinci sınıfa geçtim. Bunun sebebi işi öğrenmek içindir. Eğer bu işi yapıyorsam layıkıyla yapmam lazım. Bir işi yapacaksanız ya düzgün yapacaksınız ya da hiç yapmayacaksınız.
Toplumumuzda kadın nasıl olmalıdır?
Mücadeleci olmalı, anaç olmalı. Ben hem bir anneyim, hem ev kadınıyım hem de iş kadınıyım. Gündüz çalışıyorum akşam anneyim, ev kadınıyım, ayrıca dışarıda benim işlerim de var. Tarla işlerim var, tadilat işlerim var. Şu anda bir de ATO ile görüşmelerim var. Orada Sağlık Kurumlarının Yönetimini istiyorum, böyle bir çalışma içerisindeyim. Yani kadın her zaman mücadeleci olmalı ve kendine güvenmeli ki ayaklarının üstünde dimdik dursun.
Düşüncenizde başka projeleriniz var mı?
Bu hastane artık bize yetmiyor. İhtiyacımıza artık cevap vermiyor. O yüzden bizim burada sağlık alanı olmak üzere kurulmuş sağda solda hisselerimiz var, amacımız orayı büyütmek. Adana’ya daha teşekküllü bir hastane olmasını istiyoruz. Biz yaptığımız işi layıkıyla yapmak istiyoruz.
Sezar Hastanesi’nde Adana’da hiçbir hastanede olmayan en son sistem yapılmış görüntülü emar var. Fobiye son diyoruz, o apartı kafaya taktığınız zaman sahayı gördüğünüz, çekilen odayı gördüğünüz için çektiren kişi de kapalı oda fobisi olmuyor.
Bir de kanser tedavisinde diğer hastaneler fark ücret alırken biz almıyoruz. Emar, tomografi, tahliller, laboratuar tetkikleri bunların hiçbirinden fark almıyoruz. Onkoloji bölümünü devlet karşılıyor ama diğer yapılan tetkiklerin hiçbirinden fark almıyoruz.
Bunun yanı sıra hayvan besiciliği yapacağım. 2000-3000 başlı besiciliğe başlayacağım. Biliyorsunuz ki kadınlara devlet hibe kredisi veriyor, bende bu krediden faydalanacağım. Bu işi başlattıktan sonra da hastanenin et ihtiyacını oradan karşılayacağım.
Son olarak neler söylemek istersiniz?
Kadın ve erkek diye bir şey yok. Eşitliğe inanıyorum. Biz kadınlar doğarken toplum sayesinde maalesef hayata 1-0 başlıyoruz. Ama biz kadınlar öyle değiliz. Aslında evi idare eden, erkeği idare eden kadındır. Kadının toplumun her yerinde var olması gerekir. Üreten kadınlar olmalı, kendilerine güvenmeli ve ne olursa olsun kadının var olduğunu herkes bilmelidir.
***********************************
BERFU SALICI YAKIT
“Güçlü olmak zorundayız!”
Geçmiş dönem CHP Seyhan meclis üyesi Avukat Berfu Salıcı Yakıt, kadınların ayakları üzerinde durmaları gerektiğini vurguladı. Yakıt, “ Şartlarımızın eşit olmadığını biliyoruz ve buna rağmen de güçlü olmayı tercih ediyorum demek lazım. Kadını da güçlendirmek istiyorsak, kadının o içerisindeki enerjisini eğitimle birleştirmek zorundayız” dedi.
Her kadının başka bir kadına söyleyecek bir hikayesi olduğunu belirten Av. Berfu Salıcı Yakıt, kadınların güçlü olması gerektiğini ifade etti. Av. Yakıt, “ Erkeğe güçlü ol dediğinizde ne yapar erkek? Spor salonuna gider kas büyütür. Kadına güçlü ol dediğinizde kadın bir silkinir, biz güçlü olmak zorundayız” diye konuştu.
Kadının toplumdaki yeri hakkındaki düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz?
Kadının toplumdaki yeri sorusu aslında çok iddialı bir soru. Kadının toplumdaki yeri kadının bulunduğu ve hatta doğduğu, nefes aldığı toplumla ilgili. Şimdi biz kadınlar bunu değiştirmeye çalışıyoruz, artık kadının toplumdaki yerini doğdu yer aldığı nefesi değil, bütün dünya kadınları için eşit olsun savaşını vermeye çalışıyoruz. Bu farkındalık da özellikle son 20 yılda oldukça arttı. 1980’li yıllarda kadın hareketlerine gerçek anlamda emek veriyorlar ama bunun son 20 yılı ise güçlü kadın hareketleriyle başarılı bir şekilde yol aldı. Kendisini daha güçlü hisseden bir kadın toplumu dönüşümüne başlandı. Eşit olabilmemiz için çok daha fazla yolumuz var. Mücadeleyi bile eşit yapabilmemiz için bile yolumuz var ama o nedenle kadının toplumdaki yeri doğduğu, nefes aldığı yere göre değişiyor. Şimdi bizim bütün mücadelemiz toplumda eşit olma çabasıdır.
Çoğu kadın maalesef babasının, ağabeyinin, kocasının gölgesinde kalıyor, siz neler düşünüyorsunuz?
Gölgede kalanlar, şiddetini yaşayan kadınlar var. Şiddet dediğimiz şey sadece fiziksel şiddet değil, sözlü, psikolojik, ekonomik şiddet var. Ben meslekten dolayı da biliyorum ki ekonomik şiddet artık bugün kadınların üzerinde inanın fiziksel şiddet kadar baskın. Fiziksel şiddetle yıldıramadığı kadını çocukları kullanarak, ailenin ihtiyaçlarını kullanarak ekonomik şiddetle yıldırmaya çalışan bir erkek gurubu var. Ben maalesef üzülerek söylüyorum boşanma davalarında çoğunlukla geldiklerinde konuları dinlediğinizde bakıyorsunuz ki fiziksel şiddet kullanmayı erkeğin ayıbı gören erkeklerin kendilerini yetişmiş ve aydın sayan erkeklerin, ekonomik şiddeti sanki haklıymış gibi kadın üzerinde kullandığını görüyorum. Aslında bunların birbirleriyle eşit olduğunu göremeyecek kadar da körler. İşte biz bunun mücadelesini yapmalıyız. Kadınları bu konuda özgür kılabilmeliyiz. Erkekleri de ciddi anlamda bilinçlendirmeliyiz. Dedim ya son 20 yıldır gerçekten bu konuda çok ciddi bir anlamda ivme kazanıldı, bu yüzden şanslıyız. Bu neyi gösterdi, son 20 yılda doğan kız ve erkek çocukları artık bir önceki kuşaklara göre en azından toplumsal cinsiyet eşitliği anlamında bazı kavramları duyarak büyüdüler. O yüzden bizim nesillere göre biraz daha farkındalar bu sorunun. Bundan sonra mücadele edenlerin için daha kolay olacak diye ümit etmek istiyorum.
Nafaka ile ilgili yeni bir tasarı var, bir Avukat gözüyle bizlere anlatabilir misiniz?
Son dönemlerde hem sosyal medyada hem görsel ve yazılı medyada sürekli konuşulan ve tartışılan bir tasarı var. Bu tasarı da nafakanın artık süreli hale dönüşmesi gerektiğine dair bir takım düşünceler var. Bunun da taslakta ciddi anlamda desteklendiğine dair ibareler var. Dolay olarak bütün kadın hareketi üzerinden ortak paydası olan Sivil Toplum Kuruluşları bu konuda ciddi anlamda bir şeydeler. Özellikle nafaka ödeyen erkekler bu konuda bir dernekleşmeye gitmişler ve bu dernek üzerinden yola çıkıp seslerini duyurdular. Nedense kadınların çığlıkları onlarca, yüzlerce dernekte duyulmadı ama erkeklerin kurdukları bir dernekte hemen duyuldu. Toplum burada da aslında yine ayrımcılığı gösterdi. Ben şunu savunuyorum, nafaka zaten süresiz değil ki, nafakanın Türk Medeni Kanununda bağlanma şekli bellidir. O bağlanma şartları artık oluşmuyor ve yok olmuşsa tekrar mahkemeye başvurarak nafakanın kaldırılmasını ya da uyarlanmasını istemek söz konusudur.
Siyasetin içindesiniz, özellikle halkın içindesiniz. Adana’ya gelmek istiyorum, Adana’da ki kırsal kesimdeki kadınların en büyük sorunları sizce nedir?
Aslında şöyle yaşadığımız çevreyle ilgili güzel bir haber diyelim, Adana’da kırsal kesimde yaşayan kadının kadın sorunları dışında Adana’ya özgü sorunları yok. Bu çok güzel bir şey benim tespitim bu yönde. Aslında Adana’da kadının genel sorunları dışında Adana’ya özgü sorunumuz yok. Kırsalda şöyle farklı algılayabilirim, burada kırsal dediğimiz zaman sadece köyleri düşünmemek gerekir. Ciddi anlamda göçebe yaşayan özellikle narenciye dönemlerinde şehir dışından buraya gelen ve çadır kentlerde yaşayan aileler var. Bu çadır kentlerde yaşayan ailelerin sorumluluğu erkek, kadın birlikte çalışıyorlar hatta çocuklarıyla beraber çalışıyorlar. Çocukların eğitimlerinde ciddi sıkıntılar var çünkü dönemsel olarak sürekli yer değiştiriyorlar. Ne hijyen koşulları ne de yaşam koşulları elbette ki bir çadır kentte yeterli değildir. Burada tabi ki doğal olarak en çok kadın mağdur oluyor. Kadın çadır kentteki bütün yükü çekiyor. Adana’ya özgü sorun olarak bunları söyleyebilirim. Ben gerçekten devletin bu konuda ciddi bir çalışma yapması gerektiğini düşünüyorum. Bunun dışında kadınların genel sorunları maalesef her yerde aynı.
Buradan kadınlara neler söylemek istersiniz?
Aslında her kadının başka bir kadına söyleyecek bir hikayesi var. Bu çok güzel bir şey. erkeklerden sanırım farkımız budur. Erkeğe güçlü ol dediğinizde ne yapar erkek? Spor salonuna gider kas büyütür. Kadına güçlü ol dediğinizde kadın bir silkinir, biz güçlü olmak zorundayız. Şartlarımızın eşit olmadığını biliyoruz ve buna rağmen de güçlü olmayı tercih ediyorum demek lazım. Kadını da güçlendirmek istiyorsak, kadının o içerisindeki enerjisini eğitimle birleştirmek zorundayız. Kadının eğitimine çok daha farklı ve özel davranmak zorundayız.
***********************************
SEMA ULUDAĞ AKI
“Kimsenin gölgesinde kalmayın”
İYİ Parti Kurucular Kurulu Divan Üyesi Sema Uludağ Akı, çok küçük yaşlarda siyasete atıldığını ifade ederek, sağ görüşlü bir ailenin kızı olmasına rağmen sol görüşü çok sevdiğini ifade etti. 11 yıl Cumhuriyet Halk Partisi’ne hizmet veren Akı, CHP’nin özellikle kadınlara çok önem verdiğini ve desteklediğini vurguladı.
Kadının var oluşun başlangıcı olduğunu kaydeden Sema Uludağ Akı, “ Kadın anaçtır, doğurgandır ve varoluşun başlangıcıdır. Kadınsız bir toplum olmaz, kadının her yerde adı vardır. Özellikle de siyasette kadınların var olmasını canı gönülden istiyorum. Kadın isterse başaramayacağı hiçbir şey yoktur. Yeter ki birilerinin arkasında değil önünde yer alsın” diye konuştu.
Yıllarca babası ve eşinin gölgesinde kaldığını vurgulayan Akı, “Ben hep Kemal Ağa’nın kızıydım asla Sema Uludağ olmadım, hep Kemal Uludağ’ın kızı oldum. Evlendim eşim dedi ki ben müteahhitlik yapıyorum kendini sakla, hep eşimin arkasında yer aldım. Keşke bugün eşimin önüne geçseymişim o zaman şimdi inanın milletvekiliydim” dedi.
Biraz kendinizden bahsedebilir misiniz?
Çok küçük yaşlarda siyaset hayatına atıldım. Babam Kemal Uludağ Menderes’in sağ koluydu. Onun siyasete itmesiyle o günden bugüne 40 yıldır siyasetin içerisindeyim. Sağcı bir ailenin kızıyım ama solu çok sevdim. Cumhuriyet Halk Partisi’ne 11 yıl emek verdim. CHP’de özellikle kadınlara çok önem veriliyor. CHP’de kadın siyasette olduğu zaman mutlaka bir yerlere gelebiliyor. Daha sonra İYİ Parti’ye geçtim.
Ne gibi çalışmalar yapıyorsunuz?
Elimden geldiği kadar kadına yönelik çalışmalara katılıyorum. Köylere gidiyoruz, kadınlarımızın yanında oluyoruz. Mağdur olan kadınlarımızın şiddet gören kadınlarımızın yanında durmaya çalışıyoruz. Halkın içinde olmaya çalışıyorum, insanlara dokunarak onların sorunlarını yerinde dinliyorum.
Sizce kadın ne demektir?
Kadın demek; bence var oluş kadınla başlar. Kadın doğurgandır, anaçtır, var oluşun başlangıcıdır.
Siyaset harici neler yaptınız bugüne kadar iş hayatınızdan bahsedebilir misiniz?
Ben beslenme uzmanıyım. Aynı zamanda her konuda eşimin yardımcılığını da yaptım, eşim müteahhitti. Mesleğimi de yaptım, 3 tane erkek çocuğu yetiştirdim. Kadınlarla ilgili birçok çalışmalara katıldım. Atatürk Düşünce Derneği’nde üyelik yaptım ve burada çalışmalarımız oldu. Kent Konseyi programlarına katılarak halkın içinde halka dokundum. Ben hep kadınlara önem verilen yerlerde oldum. Yani benim olduğum toplumda kadının adı her zaman vardır.
Kadının toplumdaki yeri nedir sizce?
Bundan 5 yıl önce kadın kavramı çok daha farklıydı. Kadına söz hakkı tanınmadığı gibi hiçbir yerde de kendini göstermesine izin verilmezdi. Özellikle son yıllarda kadına karşı farklı bir bakış açısı oldu. Kadın toplumun her kesiminde var olduğunu ispat etti. Bunun sebebi ise belli bir yere gelmiş kadınların çalışmalarından kaynaklanıyor. Bu bir işbirliğidir, kadınlar birlik olup seslerini duyurmaya başladılar.
Sizin siyasette belli bir yere gelememenin sebebi neydi?
Ben hep Kemal Ağa’nın kızıydım asla Sema Uludağ olmadım, hep Kemal Uludağ’ın kızı oldum. Evlendim eşim dedi ki ben müteahhitlik yapıyorum kendini sakla, hep eşimin arkasında yer aldım. Keşke bugün eşimin önüne geçseymişim o zaman şimdi inanın milletvekiliydim. Bugün olsa babamın adıyla veya eşimin arkasında değil de Sema Uludağ olarak siyasete atılmak isterdim.
Büyüklerimizin arkasında kaldım ve eşimin önüne hiç geçmedim. Ama çok büyük hata yaptım. Bırakın siyaseti eşimin önüne geçseydim en azından bugün 10 tane Sema Pastaneleri olurdu. Ben beslenme uzmanıyım ve Adana’da en iyi pasta yapan biriydim.
Şu anda siyasette gençlere ve kadınlara destek vermeye çalışıyorum. Bir şeyler yapmaya çalışıyorum Türkiye için. Özellikle genç kadınlarımızın elinden tutmaya çalışıyorum.
Buradan kadınlara neler söylemek istersiniz?
Bir kadın asla eşinin ve babasının gölgesinde kalmasın. Benim yaptığım hataları diğer kadınların yapmasını istemiyorum. Ben sonradan Sema Uludağ oldum, artık kendi adımı kullanıyorum ve başarıyı kendi adımla yakaladım. Tek başıma savaş veriyorum ve böylece gerçekten ayaklarımın üstünde durduğumu görebiliyorum.
Uzun yıllardır siyasetin içerisindesiniz, siz kadınlarla bir araya gelip kadınlara yönelik projeler yaptınız mı?
Ben ilk İYİ Parti’ye geçtiğimde yapmak istedim. 30-40 kadın vardık. Maalesef engellendik, başkan onu ancak ben yaparım dedi ve bizi engelledi. Engellerle de çok karşılaştık. En kötüsü de görev verip yetki kullandırmamak, kadınların çok şeyler başaracağını biliyorum yeter ki önlerinde engel olmasınlar. Ama şöyle bir gerçek var ki biz kadınlar her türlü engelleri aşabilecek kapasitedeyiz.
Son olarak neler söylemek istersiniz?
Kadınlarımıza şunu söylemek istiyorum, haklarını kimseye yedirmesinler. Kendileri olsunlar ve böylece her şeyi başaracaklardır.
***********************************
SEZEN ÖRKÜN
“Önemli olan işini iyi yapmaktır”
Adana’da marka olmayı başaran Sezen Örkün Beauty Lounge firma sahibi Uzman Estetisyen Sezen Örkün, yaptığı işlerle de kısa sürede çok büyük kitleye ulaştı. Adanalı kadınların gösterdiği ilgiden oldukça memnun olduğunu vurgulayan Sezen Örkün, “İşimi çok iyi yaptığıma inanıyorum. Aslında bundan daha önemli olan insanların kendilerini iyi hissettikleri yere gitmesi, mutlu hissettiği yere gitmesidir” diye konuştu.
Yaklaşık 10 yıldır sektörde var olduğunu dile getiren Sezen Örkün, “ Tüm şehirlerde şubeler açıp daha çok kurumsallaşmak istiyoruz. Şu an sadece Beauty Lounge Adana’da var, daha sonra illerde, ilçelerde şubeler açıp daha kurumsal bir yer olmak en büyük hedefim. İl ve İlçelerden gelen çok fazla müşterimiz var. Mersin, Antep’ten gelen müşterilerimiz var. Randevu sistemimiz var, ön görüşme için telefonla randevu alıyorlar ve biz de buraya davet ederek görüşme sağlıyoruz” dedi.
Adana’da ikinci şubelerini açtıklarını vurgulayan Örkün, “ Adana’da yüzüncü yılda ikinci şubemizi açıyoruz. Zaten en büyük hayalim şubeleşmek ve illere dağılmaktı. Estetisyenlik Okulu ile ilgili çalışmalarımız var. Sürekli yenilikleri takip ederek dalımızda en iyi olmak için mücadele ediyoruz, her şey kadınlarımız için, hedefimiz daima en ileriye gitmek” diye konuştu.
Sizce kadının toplumdaki yeri nedir?
Kadın bir cinsiyet- doğurganlık sembolü geniş anlamında insandır. Bu sadece görünen tarafı bir de görünmeyen ve hatta görünmek istemeyen boyutu vardır. Yüzyıllardır kadının toplumdaki yeri raflara kaldırılmış olsa da şuna inanmak gerekir ki “Dünyada gördüğümüz her şey kadının eseridir” diyen Atatürk Türk kadınlarına haklar tanınmasına rağmen toplum zihniyetimiz bu olguyu kabullenemedi. Günümüz kadını, teknolojinin ilerlediği bu yıllarda birçok kez adını duyurmayı başardı. Yaptığı iş, aldığı rol her ne olursa olsun kadın başarısını her zaman kanıtladı. Kimi zaman bir anne, kimi zaman bir yönetici, kimi zaman da bir siyasetçi oldu. Kadın toplumun her kesiminde daima var oldu. Aldığı rol her neyse onunla bütünleştirdi kendini. Değer yargıları bir namus örtüsü altına büründürüldü kimi zaman…
Kadın bir insandır. Ne erkek kadından üstündür, ne de kadın erkekten üstündür.
Kadın adını bulmaya değil, adının altına imzasını atmaya çalışmaktadır ve bunca zaman kadın erkek arasındaki sosyal savaşın bundan dolayı olduğunu düşünüyorum.
Kadın ne bir tabu ne de namus simgesidir. Kadın kadındır…
Namus bir karakter unsurudur, her insanda olduğu gibidir…
Adana’da Sezen Örkün Beatuy Lounge olarak bir marka oldunuz, özellikle Adanalı kadınlar tarafından oldukça fazla seviliyorsunuz, başarınızın sırrı nedir?
İnsanın sevdiği işi yapması en önemli unsurdur. İşimi çok iyi yaptığıma inanıyorum. Tabi ki bir de insanlarla olan ilişkiler, insanların bizim işimiz genelde kadınlarla olduğu için kadınların kendilerini iyi hissettikleri yere gitmesi gerekir. Biz buraya gelen konuklarımızla arkadaş gibiyiz, ona göre davranıyor ve o şekilde ağırlıyoruz. Biliyorsunuz ki benim mesleğim kadınların olmazsa olmazı güzellik sektörü, özellikle ben de bir kadın olduğum için güzellik ve bakımın ne demek olduğunu çok iyi biliyor ve ona göre davranıyorum.
Öncelikle şu kapıdan giren herkes eşit değerde ve müşterilerimiz daha doğrusu şöyle söyleyeyim konuklarımız, onlara müşteri gözüyle bakmıyoruz. Bu yüzden onlarda bu sıcaklığı hissettiği için burada kendilerini çok mutlu hissediyorlar. Tabii ki herkes işini kendi alanında çok iyi yapabilir ama bu her şey demek değil.
Özellikle kadınlara yönelik sosyal sorumluluk projelerinde de yer alıyorsunuz, biraz anlatabilir misiniz?
Kadınların bakımlarına oldukça önem veriyoruz. Kanser hastası olan ve kemoterapi gören kadınlara da ücretsiz kaş yapıyoruz. Bir nebze olsun onların acılarına ortak olmak adına bu yola çıktık. Kadın olarak her zaman kadınların yanındayım. Tedavi gören hastalarımız lütfen üzülmesinler onlar için burada elimden geleni yapmaya hazırım.





