GÜVEN, BİR YAŞAM TAVRI | Yeni Bizim Adana Gazetesi Web SitesiYeni Bizim Adana Gazetesi Web Sitesi

SON DAKİKA

GÜVEN, BİR YAŞAM TAVRI

Bu haber 28 Temmuz 2022 - 15:32 'de eklendi ve 507 views kez görüntülendi.

“Hiç kimseye güvenmiyorum” ifadesinin ardındaki gerçek anlam. Hiç kimse, sizi gerçek anlamda anlamıyor mu? Anlamlı ilişkiler ve yakın bağlar kurmak istiyorsunuz ancak güven duygusu size engel mi oluyor?

İyi haber şu ki, yaşamınız böyle olmak zorunda değil. Kötü haber ise, başkalarıyla olan bu sorununuz, aslında onlar hakkında değil. Kendi yolunuza kendiniz taş koyuyor olabilirsiniz. Çoğumuzun birilerine karşı gardımızı düşürdükten sonra ağzı yanmıştır. Bazılarımız, bu olumsuz deneyim(ler)le hareket etmeye devam ederek baş eder ve iyileşir. Bazılarımız ise, tam tersi yönde, çok yakın bağlar kurabileceğimiz kişilere ve/veya ilişkilere göz ucuyla bile bakmadan es geçeriz.

Kendinize veya bir başkasına şunları söylediniz mi hiç? “Birine nasıl güvenebilirim?” “Güvende olup olmadığımı nasıl bileceğim?” “Bir kez güvendim ve canım yandı, ikincisi ahmaklık olur.”

“Sadece ailene güven.” Mantıksız görünse de, gerçekte “kimseye güvenmiyorum” demek, “kendime güvenmiyorum” anlamına gelir. Toplumda az bilinen gerçek; istenmeyen duyguları hissetmekten kaçınmanın bir yolunun, onları “yansıtmalı özdeşleştirme” yoluyla bir başkasına aktarmaktır. Başka bir deyişle, eğer birisi, bir başkası hakkında sürekli konuşuyorsa, gerçekte, o kişi kendisi hakkında, yani kendi acıları/ıstırapları hakkında konuşuyordur.

Hepimiz hayal kırıklığını yaşadık. Onun tadını iyi biliyoruz ve bu nedenle beynimiz bunu fiziksel bir yanık gibi yorumluyor. Onu kırılmaz ve uzun ömürlü olduğunu düşündüğümüz bir şeyin çöküşü olarak görmesinin sebebi bu. Aşağılanmış hissedebiliriz kendimizi. Ve daha da kötüsü, o kişiye güvendiğimiz için hatanın bizde olduğuna inanabiliriz.

Oysa hiçbir şey gerçekten bu kadar uzak olamazdı. Hata asla güvenen kişiye ait değildir. Çünkü güvenmek bizim doğamızdadır, çünkü güvenmek bir içgüdüdür. Hata, ihanet eden kişiye aittir. Çünkü hiçbir şey kişisel kazanç ve çıkarlar için sosyal bağları koparmak kadar yıkıcı ve hakaret edici olamaz. Bize güvenen insanlara saygı duymak gibi insanlığın en temel ilkelerinden birine karşı çıkmaktan daha akıl dışı bir şey yoktur.

Ama bütün bunlarda unutmamamız gereken temel bir nokta var. Bazı insanların bize kimi zaman nasıl davrandığının ötesine bakabilmeliyiz. Güvenin, genel olarak yaşam için alınan bir tavır olduğunu anlamalıyız. Güven sadece geçmişte anımızı yakmış insanlara karşı aldığımız özel bir tavırdan ibret değildir. Yaşamak, ilerlemek ve gelişmek, gelecekte risklerin olacağını göz önüne almak demektir.

Güven bizi daha mutlu, özgür ve dürüst bir geleceğe götürebilecek bir tavırdır. Güven, anlamlı her ilişkiyi bir arada tutan şeydir. Güven, dürüstlük ve tutarlılıkla birlikte, ilişkiyi sağlam kılan şeydir. Çok az psikolojik yönümüz, birine güvenmemiz kadar önemli ve karmaşıktır. Sanki kendinizin bir parçasını vermek gibidir bu.

Fakat bunun yerine, gerçekliğimizi kalıcı bir güvensizlik perspektifinden görebiliriz. Eğer perspektifimiz belirsizlik ve korkuyla doluy ise korkunç bir nevroza gireriz. Güvensizlik felç eder insanı. Her türlü sağlıklı ilişkiyi imkansız kılar. Güvensizlik bizi hayattan “koparır” ve bizi karanlık, tehditkâr bir köşeye bırakır. Bunun çok basit bir nedeni vardır. İnsanlar tabiatları gereği sosyal varlıklardır ve birbirimize bağlanmak için tasarlandık. Bazen bu olmaz veya daha da kötüsü, hayal kırıklığı veya ihanet yaşarız. Bu durumda beynimiz bunu gerçek, derin, acı veren bir yara olarak görür…

Kendine güven nasıl inşa edilir? Tüm insanların, “iyi” ve “kötü” yanlardan oluştuğunu kabul edin. Başka bir deyişle, hepimizin kusurlu varlıklar olduğumuzu unutmayın. Kendi karanlık, tatsız ve ilkel taraflarınızın farkına varıp onların varlığını kabul edin. Değiştirebileceklerinizi değiştirin, değiştiremediklerinizle barış imzalayın.

Hüsran, düşmanlık, reddetme, samimiyet, sevgi gibi güçlü ve yoğun duygulara, açık görüşlü ve hoşgörülü yaklaşın. Zor duygularla baş edemediğiniz zamanlarda, onları dışa/başkalarına yansıtabildiğinizin bilincinde olun. Geçmişte yaşadığınız ihanetleri geride bırakın. Sizi haksızlığa uğratanları ve ihanetlerini tekrar tekrar hatırlama ve bu olayların üzerinde durma dürtüsüne karşı direnin. Geçmiş deneyimlerinizin, şu anki sağlıklı ilişki(leri)nizi gölgelemelerine izin vermeyin.

Zamanı sağlıklı yönetin. Güven demek, anlık hazzın askıya alınması demektir. Birinden bir telefon, bir iş teklifi, bir iyilik veya bir cevap beklerken, sebepli/sebepsiz kesinti ve aksamlar olabileceğini unutmayın. Hemen, olumsuzu “varsaymak”, kendinizi hükmen yenik olarak konumlamak ve/veya panik moduna geçmek yerine, bu zaman aralığını olumlu geçirmenin ve zihninizi meşgul etmenin sağlıklı yollarını bulun.

Dünyanın temelde, güvenli bir yer olduğunu bilin ve insanların doğasındaki iyi niyeti fark edin. Biri güveninize ihanet ettiğinde veya güveninizden taviz verdiğinde, rahatsız edici hisler olan öfke, reddedilme, acı ve belirsizlik duygularına aslında dayanabileceğinizi bilin. Geçmişte başkalarına yaptığınız projeksiyonlarınız için, kendinizi bağışlayın. Hepimiz bu tuzağa bir zaman düştük.

Siz kendinizi anlamazsanız, başkalarının sizi “anlamayacağının” farkında olun. Ayrıca başkalarının yansıtmalarıyla özdeşleşmekten de kaçının. Yansıtmalarla kendinizi tanımlamak, kendi algılarınıza, görüşlerinize, düşüncelerinize ve duygularınıza güvenme yeteneğinizi kaybetmeniz anlamına gelir. Kendi iç dünyanızı anlama yeteneğinden yoksun kalırsınız. Kendinize güvenebilmenin en önemli adımlarından biri, size zarar veren projeksiyonlara etkili sınırlar oluşturmaktır.

Kim “karanlık” diye tanımladığı tarafıyla yüzleşmek ister ki? Ancak “ideal bir dünya”da, herkes! Kendinizle yüzleşmekten kaçınıyor, güven sorunlarınızı aşamıyor, bu yüzden ilişkilerinizde kendinizi güvensiz hissediyorsanız, terapistinizden yardım isteyin. Kendinizi daha iyi tanımak, sevdiklerinizle güçlü bağlar kurmak ve anlamlı ilişkiler deneyimlemeniz için gerekli desteği size sunacaktır. Unutmayın, sağlıklı ve anlamlı ilişkiler deneyimlemenin ilk adımı; istenmeyen duygularımızla başa çıkmayı ve onları başkalarına yansıtmamayı öğrenmektir.

Psk. Nermin Uğurbaşçiçekneronom0852@gmail.com