Son zamanlardan geçtiğimiz şu son günlerde hastalık ile kaygılarımızın dışında çocuklu ailelerin farklı kaygıları var. Kaygı normal bir duygu tıpkı sevmek, üzülmek kadar doğal bir duygu… Önemli olan kaygılarımızın bizi yönetmesine izin vermemektir. O bizimle birlikte var olan bir duygu, onunla yan yana yürümeyi bilmeliyiz. Kontrolü elimizde tutarak…

Kaygılarımızın çocuklarımızı etkilemesine çok izin vermemeliyiz. Onlarla duygularımız paylaşmalı, bu duyguyu hissederken neler düşündüklerimizi de paylaşmayı da bilmeliyiz. Salgın ile olan mücadele de iki ay olmak üzereyken elimizdeki bütün kozları kullandık belki de.

Evde kalmaya devam ettiğimize göre yeni çözümlere ihtiyaç duymaya başlamış olabilirsiniz. Mutfakta bütün hamaratlığınızla çocuklarınızla etkinlikler yaptınız belki? Beraber yeni oyunlar bulmaya çalışmış olabilirsiniz.

Peki, onun sıkılmasına fırsat verdiniz mi? Biz ebeveynler her anı dolu dolu geçirmeye çalışıyoruz ve özellikle aman çocuklarımız sıkılmasınlar diyoruz. Biraz sıkılmanın yeni bir şeyler üretmek için harika bir fırsat olduğunu unutuveriyoruz. Tabii ki bunu da her an yapmayacağız. En önemli adım günümüzü planlamak diye düşünüyorum. Gün 24 saat ve bizim ebeveyn olarak bu zamanda yapmamız gereken farklı sorumluluklarımız da var. Yemek yapmak, çamaşır yıkamak gibi… Bütün bu etkinliklere çocukları dahil etmeliyiz mutlaka. Hatta bu etkinlikleri yaparken onlarla sohbet ederek çocuklarımızın bilişsel ve dil gelişimlerini desteklemiş oluruz. Özellikle okul öncesi yani 3-6 yaş arasındaki çocuklarımız için bir günde desteklenmesi gereken alanlar vardır. Bunlar; bilişsel, psikomotor, dil, öz bakım ve sosyal duygusal alan olmak üzere beş yönden de desteklenmeleri sağlıklı gelişimleri için önemlidir.

Bu alanları desteklemek için komplike etkinlikler planlanabileceği gibi çok sade şekilde de yol alabilirsiniz. Ben eski oyunları çok severim bu sebeple ilk olarak eski oyunlardan bir kaç öneri de bulunmayı düşünüyorum. Çocuklarımızın evde kaldıkları  bu dönemde hareket etmeye ihtiyaçları olduğunu da göz önüne alırsak faydalı olacaktır.

İlk  oyunumuz “seksek” olsun. Seksek deyip geçmeyelim ve hangi alanları gelişimini destekliyor bakalım mı?

1- Bu oyun ile çocuğumuz hareket ediyor ve böylece onun psikomotor gelişimini desteklemiş oluyoruz.

2- Oyunu bilmeyen yoktur ama çizilen kareler ve üzerine yazılan rakamlar ile matematik çalışmış oluyoruz. Yani bizlerin bilişsel alan olarak adlandırdığımız alanı destekliyoruz.

3- Aile ile zaman geçiren çocuk sosyal – duygusal alandan da desteklenmiş oluyor. Bu oyunu arkadaşlarıyla da oynadığında aynı şekilde desteklenmiş olacaktır.

4- Oyun sırasındaki sözel paylaşımlar çocuklarımızın dil gelişimini destekleyecektir.

Günlük hayat akışında çocuklarımıza onların yapabilecekleri kadar görevler verdiğimizde öz bakım becerileri de desteklediğimizi unutmayalım.

Çocuklarımızla sohbetlerimizde yeni kelimeler kullanmaya çalışarak bunu bir oyun etkinliğine çevirebiliriz. İlk kez duydukları bir kelimenin anlamını sorduklarında “sence anlamı ne olabilir?” diyerek önce düşünmelerini sağlamalıyız. Onun fikirlerinin üzerine sohbet edip doğru anlamını onunla paylaşabiliriz. Belki “Bu kelime bir  resim olsaydı nasıl bir resim olurdu?” diyerek çocuklarımızı başka bir etkinliğe geçirebiliriz.

Evde kaldığımız ve hijyenin öneminin daha da önem kazandığı bu günlerde el yıkamayı eğlenceli hale getirebiliriz. Henüz zaman kavramı olmayan çocuklarımız için 20 saniye elimizi yıkamalıyız demek anlaşılması çok zor bir durumdur. Bunu hem kronometre kullanarak görsel olarak gösterirken beraberinde sevdiği bir çocuk şarkısının yarısına gelene kadar ellerini yıkamasın gerektiğini söyleyebiliriz. Peki, yarısı ne demek? El yıkama ile başlayan yolculuk yeni öğrenmelere açık hale geldi bile…

Sağlıklı günler diliyorum.