BU ACILAR ARTIK SON BULMALI
•Boşanmak istediği eşi tarafından boğazı kesilerek öldürüldükten sonra bedeni parçalanarak saklanan Cemile Ertürkoğlu,
•Uzaklaştırma kararı olmasına karşın eski eşi tarafından çocuklarının gözü önünde 20 yerinden bıçaklanan Tuba Erkol,
•Boşandığı eşi tarafından 10 yaşındaki kızının gözü önünde önce bıçaklanıp ardından boğazı kesilerek öldürülen Emine Bulut ve daha binlercesi…
Her geçen gün başka bir acı haberle başlıyoruz güne. Kan, şiddet, cinayet, vahşet … Haber kanallarında, gazetelerde, Internet’te ve kısacası her yerde, biri diğerinden daha vahşi kadın cinayetleri gündemde. Gündemde ancak değişen hiçbir şey yok. Teker teker öldürülüyor kadınlar.
Senaryo da sonuç da hep aynı. Biraz işleyişi farklı, hepsi bu kadar. Kimi boşandığı için, kimi boşanmak istediği için; bir de bakmışsınız ki yemeği güzel yapamadı diye sabaha uyanamıyor ya da eşinin yersiz ve abartılı kıskançlığı yüzünden yaşamının baharında kararıyor umutları kadınların.
Daha geçtiğimiz günlerde, 10 yaşındaki kızının gözü önünde boğazı kesilerek öldürülen, ‘’Ölmek istemiyorum.’’ dedikten sonra duyduğu son sesin ‘’Anne lütfen ölme!’’olduğu bir kadındı Emine Bulut. Bembeyaz giysisinin boğazından aşağısı kıpkırmızı olmuştu, kan kırmızısı… Tek bir isteği vardı; kızıyla birlikte lokantada birkaç parça bir şey yiyip kızının cennet kokan gülüşlerine tanık olmak. Bunu bile çok görmüştü eski eşi.
Ne yazsak, ne söylesek tarifi yok bu acının. Kızı için yaşamaya çalışan bir annenin acı çığlıklarının hesabını kim verecek? Kim son verebilecek ‘’Anne lütfen ölme!’’ diye ağlayan 10 yaşındaki kız çocuğunun acısına?
Bu tür acı olaylarda ‘’Biz demiştik.’’ demeyi hiç sevmiyorum ancak İYİ Parti Genel Başkanımız Meral Akşener’in kadın cinayetleri ve toplumsal cinsiyet eşitliğine ilişkin bir konuşması vardı. Biz demiştik onlara, bu şiddeti siz başlattınız ve siz durdurmadıkça da sürer diye. Şu süreçten sonra birilerini suçlamak çözüm değil ancak azıcık da olsa utanmalı insan. Biz demiştik size, kadın cinayetlerini durdurmak için uyumayın diye. Aksayan yargı süreci, gülünç cezalar, işin ciddiyetine varmak şu yana dursun kadına şiddeti özendiren siyasiler…
Şiddeti durdurmanın tek yolu var, o da eğitim. Şiddetin ne denli kötü bir şey olduğuna ilişkin alanında uzman kişilerce anaokullarından itibaren eğitimler verilmeli. Çocuklar topluma kazandırılmalı. Aksi durumda ise hiçbir gelişme olmaz ki olmuyor da. Özellikle de ailesel bağların ve aile ilişkisi düzeylerinin en az olduğu yerlerdeki çocuklardan başlanmalı. Onlara şiddete karşı sevgiyi aşılamalıyız. Bir köpeğin başını okşamayı, bir ağacın dalını kırmamayı, düşküne yardım etmeyi kazandırmalıyız çocuklara.
Çözüm arıyorsak pedagojik eğitimleri liseye de indirgemeliyiz. Şiddetin bir güç göstergesi, övgü kaynağı ya da erkeklik olmadığını öğretmeliyiz çocuklara. Erkektir yapar, masaya yumruğunu vurdu mu oturtur, erkek adamın erkek çocuğu olur gibi ucuz ve seviyesiz söylemler yüzünden bugün bu durumdayız.
Bunca yitip giden canın, annelerinin ardından yalnızca ‘’Anne lütfen ölme!’’ diye ağlayan gözlerin hesabını kim verecek? Bir kadın olarak devletimize çağrımdır: başta kadın cinayetleri olmak üzere her türlü şiddetin cezasının artırılması, buna ek olarak da toplumun 7’sinden 70’ine ‘’Şiddete Hayır!’’ içerikli eğitim seferberliği başlatılması gerekmektedir.
İYİ Parti olarak diyoruz ki “Kadın cinayetlerine dur demek, yalnızca bir siyasi duruş değildir. İnsan olmanın, var olmanın ve Türkiye Cumhuriyeti Anayasası tarafından korunan yaşama hakkının bir gereğidir.”
Türkiye’deki şiddetin ve acının son bulması için Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener, Kadın Politikaları Başkanımız Sayın Ayşe Sibel Yanıkömeroğlu, milletvekillerimiz, belediye başkanlarımız ve bütün İYİ’ler olmak üzere başlattığımız bu seferberliğin her adımında, siz değerli toplumumuzun desteğini görmek hem bizleri güçlendirmesine hem de mevcut sorunu en kısa sürede çözülmesine büyük katkı sağlayacaktır.