Vatan kimin? | Yeni Bizim Adana Gazetesi Web SitesiYeni Bizim Adana Gazetesi Web Sitesi

SON DAKİKA

Vatan kimin?

Bu haber 06 Mayıs 2020 - 12:30 'de eklendi ve 503 views kez görüntülendi.

O dönemde tam 450 üyesi vardı Türkiye Büyük Millet Meclisinin. İdamlar için toplanılmıştı. 323 milletvekili katılım sağladı. 127 milletvekili oylamaya katılmadı. 50 ya da 51 milletvekili çekimser oy kullandı. 48 milletvekili ise hayır oyu verdi. 273 evet oyuyla idamlar onaylandı.
**
CHP’den İsmet İnönü ve Bülent Ecevit’in de aralarında bulunduğu milletvekilleri dışında hayır oyu veren tek isim ise Türkiye İşçi Partisi lideri Mehmet Ali Aybar idi. Aynı partiden Rıza Kusa ise oylamaya katılmamıştı. CHP içinde ağırlıklı olarak idamlara hayır oyu verilse de 18 CHP’li vekil ”İdamlara evet” demişti. CHP’nin 15 milletvekili ise oylamaya katılmadı. Yine CHP’nin iki üyesi ise çekimser oy kullanmıştı.
**
Adalet Partisi içinde hayır oyu veren yoktu ama 17 vekil oylamada yoktu. Demokrat Parti’den de beş milletvekili oylamaya katılmayanlar arasındaydı. Güven Partisi de idamlara evet diyordu ama 13 milletvekili oylamaya katılmamıştı. MHP’den Alparslan Türkeş ‘evet’ oyu vermişti. Milli Selamet Partisi’nden Necmettin Erbakan da idamlar meclise geldiğinde katılmayanlar arasındaydı. Bilgiler farklı kaynaklardan derlendiği için rakamlarda küçük bir eksik ya da ya da fazlalık olabilir.
**
TBMM’deki Millet Partisi’nden ne evet. ne hayır ne çekimser oyu veren vardı. Beş milletvekili de oyalamaya katılmamıştı. Yeni Türkiye Partisi de aynı durumdaydı. Bir milletvekili vardı ve oylamada yoktu. 10 Mart 1972 yılında İdamlar onaylanmıştı. Onay tarihi iki ayı bile geçmeden 6 Mayıs 1972’de idamlar gerçekleşti.
**
İşte o tarih, aslında o gün üç gencin ölümü, üç yüreğin susturulduğu, hesap sorulduğu, namus ve erdemin timsali olanlardan, tam bağımsız bir Türkiye mücadelesi verenlerden intikam alındığı gün değildi. O tarih, ölümsüzlüğün miladıydı.
**
Tam 48 yıl önceydi. Biz henüz dünyaya bile gelmemiştik ama o olayı anlatan bir ağabey vardı. 6 Mayıs 1972’de 68 kuşağının gençlik önderleri Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan idam edildi. İdam gecesini ise Deniz Gezmiş’in abisi Bora Gezmiş şöyle anlatıyordu:
“Beş kişiyle bütün işlemleri yaptık. Sivil polisler yarım saat içinde araba bulun ve götürün dediler. Arabayı bulamam deyince buraya gömün dediler. Ama yan yana gömemezsiniz dediler. Ben iyice bunaldım ve oradaki polislere ‘Siz bunların dirilerinden korkuyordunuz, ölülerinden de mi korkuyorsunuz’ dedim. Aralarına ikişer mezar yeri koyduk öyle gömdük. Namaz saatini beklemek gibi bir olay olmadı. Beş kişiyle cenaze namazı kıldık kordon altında. Tek bir polis yardım etmedi bize. Oranın imamı ‘Ben bunların cenaze namazını kıldırmam’ dedi. Karşıyaka mezarlığının cenaze odasında evlatlarının cenazesini gören üç baba ise o kapıdan yıkılmış bir şekilde çıktı. Bu hiç bir zaman silinmedi hafızamdan.”
**
İdam oylamasının yapıldığı gün Süleyman Demirel, partisinin grubunun en önüne oturmuş ve grubu yönetmişti. Dönemin tanıklarından Altan Öymen, idamların oylandığı günkü Meclis’te yaşananları şöyle anlatmıştı:
“Süleyman Demirel, mobilya yolsuzluğundan yargılanan yeğeni Yahya Demirel’le ilgili olarak ’25 yaşında çocukla uğraşıyorlar’ diyor. 6 Mayıs 1972’de ise idam edilen Deniz, Yusuf, Hüseyin’in idam kararları oylanıyordu. Süleyman Bey ise AP Grubunun en önünde oturuyordu. Elini ‘İdama evet’ için kaldırdığında arkasına dönüp baktı, herkesin kaldırıp kaldırmadığını kontrol ediyordu. Sonra vakur bir ifadeyle önüne döndü. İdamlar kabul edilmişti. Deniz ve Yusuf da 25 yaşındaydı. Süleyman Bey onlar için hiç ’25 yaşında çocuklar’ demedi. İdam edilmelerini istedi. İsteğine ulaştı da…”
Bu arada dönemin bazı milletvekilleri ise bir gazeteciye şunları anlatmıştı: Adalet Partisi sıralarında “3’e 3″ tezahüratları yükseliyordu. Kastedilen; Adnan Menderes, Hasan Polatkan, Fatin Rüştü Zorlu’nun idamlarının rövanşı olarak Deniz, Yusuf ve Hüseyin’e kıyılmasıydı.
**
O, üç devrimci gencin Ankara Ulucanlar Cezaevinin avlusunda darağacına gidişi avukat Halit Çelenk’in bu dünyadan göçüp gidene kadar bir daha gözünün önünden hiç gitmeyecekti. Halit Çelenk onların idamından 39 yıl sonra ve yine onların idamından bir gün önce 5 Mayıs’ta yaşama gözlerini yumdu. Halit Çelenk, vasiyeti gereği Deniz, Yusuf ve Hüseyin’in yattığı Karşıyaka Mezarlığı’nda toprağa verildi.
**
Halit Çelenk’in anlattıklarına göre Deniz’in idamını başgardiyanın odasının penceresinden Yusuf izlemişti. Ulucanlar Cezaevi’nin avlusuna kurulan darağacı, başgardiyanın odasının net şekilde görülüyordu.Yusuf idam edilirken de Hüseyin’i odaya getiriyorlardı ve o da arkadaşının son nefesini vermesini saniye saniye izliyordu. Kader arkadaşının idamını izlemek gibi bir işkence…
**
Ve Deniz ağır olduğu gerekçesiyle ipin kopma ihtimaline karşı çift ilmek atılıyor. İnfaz uzuyor. Deniz’in can vermesi 25 dakika sürüyor. Onlar darağacında can verirken idam kararı veren mahkeme başkanı Ali Elverdi ise bir ağaca dayanmış keyif sigarası içiyor.
**
Vatan parsel parsel satılmasın diye darağacına gittiler. ”Pişmanız” deseler asılmayacaklardı. Ekmeğimiz küçülmesin, yolsuzluk, hırsızlık yapanın yanına kar kalmasın, çocuklar, gençler, kadınlar ölmesin, bir utanç olan, çağdaş kölelik, taşeron kalksın, madenciler ocaklara gömülmesin, iş kazası denilen iş cinayetlerinde, kadına çocuğa tacizde, tecavüzde, her türlü şiddet ve iğrençlikte dünyanın önde gelen ülkesi olmayalım diye ölüme gittiler. İnsanlar arasına kin ve nefret tohumları atılmasın, el kadar çocukların ırzına geçildiğinde en ağır cezayı vermek yerine, ‘Bir kereden bir şey olmaz’ demesinler, tarihi ve kültürel değerlerimizi yok etmesinler, akarsuları, gölleri kurutmasın, kıyılarımızı, ormanlarımızı peşkeş çekmesinler, her akar suyun başına HES kurmasınlar, ülke kadın, çocuk, genç ölüler mezarlığına dönmesin diye darağacına gittiler. İşçiler için, topraksız köylüler için, senin için, benim için, yarınlarımız için, özgür bir vatan, tam bağımsız bir ülke için darağacına gittiler. Deniz, Hüseyin ve Yusuf’u idamlarının 48 yıl sonrasında bile unuttuk mu? Hayır! Onlar asıldığında henüz doğmamış çocuklar bile üç fidanı biliyor mu? Evet! Peki onların idamını onaylayanları kaç kişi hatırlıyor? Denizler yarına kaldı, yaşıyor ve yaşayacak. Dönemin katilleri ise tarihin çöplüğünde yerini çoktan aldı bile.
**
İnsanlar huzur, barış, sevgi, dayanışma, güzelliğe, aydınlığa dair özlemler biriktirirken, saraydan kin ve nefret söylemleri yükselmeye devam ediyor. Zamlar, dalga dalga büyüyen işsizlik, kriz, yıkım politikaları, kadına, çocuğa şiddet devam ediyor ve birileri daha fazla yoksulluk ve örgütlü cehalet içinde bu kahpe devran sürsün istiyor ama bu böyle gitmez, gidemez.
**
Canımız yandı Helin’in ışıklara gidişiyle. Peşinden İbrahim de gitmesin istiyorduk ve dileğimiz kabul oldu. Grup Yorum üyesi İbrahim Gökçek, ölüm orucunun 323’üncü gününde eylemini sonlandırdı. Bunca acının, bitmez tükenmez öfkenin, nefretin, ayrışmanın orta yerinde bir can daha toprağa düşmekten kurtuldu, kurtarıldı ise ne mutlu… Ve unutulmasın ki vatan onu parsel parsel satanların değil, Denizler gibi uğrunda darağacına gidenlerindir…

 

Murat Yildizmuratyildiz_0101@hotmail.com